Levent Ünsaldı
SOSYAL BILIMLER PLATFORMU
21 Eylul, 2015
Sosyolojinin Türkiye’deki serüveninin başlangıcı, disiplinin Kıta
Avrupa’sındaki gelişimini bir ölçüde takip eder ve 19.yüzyıla kadar
uzanır. Bu yüzyıl büyük kırılmaların, toplumsal ve siyasal dönüşümlerin
yaşandığı bir çağdır. Osmanlı içinse 19.yüzyıl, dağılma, parçalanma, yok
olma riskinin kendisini her geçen gün biraz daha hissettirdiği bir
dönemdir. Batının kapitalist gelişimini ekseriyetle askeri, teknik ve
fikri düzeylerde oldukça sınırlı bir çerçevede okuyan ve içerisinde
bulunduğu durumu bir “nizam bozulması” olarak algılayan Osmanlı için
mesele her şeyden önce idari bir sorundur. Dolayısıyla, nizamı yeniden
tesis etmenin ve devleti sağlam temeller üzerine yeniden oturtmanın
sihirli formülü Osmanlı idarecileri nazarında hiç de muğlâk değildir.
Batıyla “aranın açılmasına” ve nizamın “bozulmasına” müteakip Devlet-i
Aliyye’nin “zayıflamasının” tek müsebbibi, “yenilikleri” zamanında
gerektiği gibi “takip edememiş” olmak olduğuna göre, çare de artık
“gidip getirmekten” ibaret olacaktır; yani çarkı, tekniği, fikri, Batıyı
Batı yapan değerleri ve hatta zihniyeti… “Tercüme Aydını”nın doğuşu,
bugüne kadar hiç hız kaybetmeden gelecek olan “[fikri] mümessillik
kurumunun” tesisi artık çok yakındır.
DEVAMINI OKUMAK ICIN.......
No comments:
Post a Comment