Professor at Istanbul University
Hiç düşündünüz mü Türkiye’de
insanların tercihleri üzerinde hangi faktörlerin etkisi daha baskındır? Örneğin
ekonomik faktörlerin, güvenliğin, çevrenin ve daha insancıl topluma doğru
ilerlemeye ilişkin inancın bizim önceliklerimiz arasında yeri nedir?
En bilinen motivasyon
kuramlarından birisini ortaya atan A. Maslow’a göre davranışlarımıza yön veren
ihtiyaçlar arasında bir hiyerarşi vardır. Yeme, içme, barınma ve güvende olma
gibi hayatta kalmaya yönelik
ihtiyaçlar bu hiyerarşinin temelini oluşturur.
Fizyolojik (1) ve güvenlik
(2) ihtiyaçlarını, sevgi (3) ve toplumda saygınlık
kazanma (4) gibi toplumsal ihtiyaçlar izler. Hayatta kalmak için gereken ihtiyaçları
karşılanan bireyler, bir gruba ait olmak, yardımseverlik, arkadaşlık, aile,
özsaygı, tanınma, güç ve başarı isterler.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin
en tepesinde ise, kişisel tatmin, yaratıcılık, ahlak, önyargılardan uzak durma,
insanlığın refahıyla ilgilenme, hakikat ve anlam arayışı gibi özellikleri
içinde barındıran kendini gerçekleştirme
ihtiyacı yer alır (5.aşama).
Bu aşamalar birbirinden
tümüyle ayrı olmasalar da, Maslow’a göre bireylerin hayatta kalmaya yönelik temel
ihtiyaçları karşılanmadığı sürece, üst katmanlarda yer alan ihtiyaçların
onların motivasyonlarındaki etkisi ikincil önemdedir.
Türk toplumu ihtiyaçlar hiyerarşisinin neresinde?
Tekrar ilk paragraftaki
soruya geri dönersek, Türkiye’de halk yöneticilerinden gelecek 10 yılda nelere
öncelik vermesini istiyor?
Kuşkusuz konuya ilişkin
hepimizin kişisel deneyimlerimizden kaynaklanan bazı bilgileri var.
Pekiyi bu konuda bilimsel
araştırmalar ne söylüyor?
Türkiye malum, data (bilimsel
araştırma) fukarası bir ülke. Konuya ilişkin elimizdeki kısıtlı veri
setlerinden birini 1989 yılından itibaren Türkiye de de uygulanmaya başlanan Dünya
Değerler Araştırması (DDA) oluşturuyor.
DDA’nın veri setine dayanarak
hazırlanan Şekil 1’de de görüldüğü gibi gelecek
10 yılda ülkenin birinci önceliğinin ne olması gerekir sorusuna nüfusunun
yaklaşık üçte ikisi (%66.2) hızlı
ekonomik büyüme diyor. 20 yılı aşan bir süredir yapılan 5 farklı
uygulamada da, ülkenin birincil önceliğinin hızlı ekonomik büyüme olması
gerekir diyenler ezici bir çoğunluk oluşturuyor.
Son dalga uygulamasında güçlü bir orduya sahip olmanın birincil
öncelik olması gerektiğini söyleyenler yüzde 20,7 ile ikinci sırada yer almaktadır.
Bunu yüzde 8,9 ile insanın yaşadığı çevrede daha çok söz hakkına sahip olması ve yüzde 4,2 ile yaşanılan çevrenin (şehirlerin/köylerin) güzelleştirilmesi
birincil öncelik olması gerekir diyenler izlemektedir.
Yine araştırmanın bir başka
benzer sorusunda da istikrarlı bir
ekonomi, fikirlerin paradan daha
değerli olduğu daha insancıl bir
topluma doğru ilerleme ve suçla
mücadele seçeneklerinden hangisinin ülkenin önceliği olması gerektiği
sorulduğunda da yine toplumun büyük bölümü (% 57.5) ekonomik istikrarı bir numaraya yerleştiriyor.
Ankete katılanların sadece
yüzde 23.9’ü daha insancıl bir topluma
doğru ilerlemenin birincil öncelik olması gerektiğini söylüyor.
Fikirlerin paradan daha değerli olduğu bir topluma doğru
ilerlemek
birincil öncelik olmalı diyenler ise yüzde onun altında kalmaktadır (%9.7).
Son sırada da suçla mücadele yer alıyor.
İlk tabloya benzer şekilde son
20 yılda yapılan beş farklı araştırmada da, önceliğin
ekonomik istikrara verilmesi gerektiğini söyleyenler birinci sırada yer
almaktadır.
Dünya genelinde aynı dönemde
50’den fazla ülkede uygulanan Dünya Değerler Araştırması’nın data setine
dayanarak hazırlanan yukarıdaki grafikler nasıl yorumlanabilir?
Aslında diğer ülkelerde de
benzer şekilde hızlı ekonomik büyümenin
ve ekonomik istikrarın ülkelerinin
önceliği olması gerektiğini söyleyenlerin oranları diğerlerinden daha yüksek.
Bu durum Maslow’un ihtiyaçlar
hiyerarşisinin temellerini oluşturan hayatta
kalma değerlerinin, insanların
çoğunluğunun hala birincil önceliği olduğunu ortaya koyuyor.
Birçok ülkede olduğu gibi,
bizde de hızlı ekonomik büyüme ve zenginleşmeyi sağlayacakları konusunda
toplumu ikna edenler, fikirlerin paradan
değerli olduğu daha insancıl toplum vaadinde bulunanlara göre çok daha
fazla ilgi görüyorlar.
Sözün özü, ülkenin elitleri kabullenmekte
güçlük çekseler de, toplumun ezici bir çoğunluğu, fikirler
karın doyurmuyor, önce para diyor!
Data böyle söylüyor!
Ölçemediğinizi yönetemezsiniz
derler.
İnanmıyorsanız bir de siz
ölçün!
No comments:
Post a Comment