Devrimci İşçi Partisi Ağustos 16, 2015
Türkiye'de savaşın yükselmesi karşısında bir yandan milliyetçi ve
ırkçı siyasetin kendine alan bulmaya çalıştığını, diğer yandan da
Erdoğan'a ve AKP iktidarına karşı savaşa karşı barış mücadelesi veren
bir muhalefetin yükseldiğini görüyoruz. Bu savaş karşıtı muhalefet geniş
bir koalisyon halinde hareket ediyor. Barış Bloku bu geniş koalisyonun
somut ifadelerinden biri. Rojava'yla dayanışmada, DAİŞ'le mücadelede,
Erdoğan'ın ve AKP iktidarının savaşına karşı çıkmakta birleşen bir blok
olarak ilerici bir karakter taşıyan bu birliktelik, diğer yandan net bir
anti-emperyalist duruşa sahip değil. Ancak bu koalisyonun son dönemde
Blokun siyasi ekseninin merkezinde yer alan HDP'nin aracılığıyla (CHP ve
liberallerin de aktif desteğiyle) emperyalist unsurları da kapsayacak
şekilde genişletilmesi söz konusu. Açıkça söylenmese de, Rojava'da ABD
merkezli emperyalist koalisyon ile PYD/YPG arasındaki askeri işbirliği
bu genişlemenin meşrulaştırıcı gerekçesi olarak öne çıkartılıyor.
Erdoğan ve AKP'nin AB ile olan ilişkilerinin çok sıcak olmaması, AB
emperyalizminin de müttefikler hanesine yazılmasına neden oluyor.
Liberal unsurlar zaten emperyalizmi allayıp pullama konusunda kötü
niyetli bir perspektife sahipler. AKP'ye karşı Amerikan muhalefeti
olarak nitelendirdiğimiz eksenin başat unsuru CHP'nin milletvekilleri de
zaten Blokun siyasi olarak zayıf halkaları. Ancak emperyalizmi müttefik
olarak gören anlayışın somutlandığı adımlar bunlardan değil HDP
cephesinden geliyor.
Kod adı "uluslararası toplum", gerçek adı emperyalizm
İlk adım Suruç katliamının ardından İstanbul'da gerçekleştirilen ilk
barış yürüyüşü için HDP Eş Genel Başkanları'nın "uluslararası toplum"a
yaptığı çağrı idi. İngilizce (!) olarak yapılan çağrı Türkiye kamuoyuna
sendikacılar ve parlamenterlerin katılımı olarak yansıtıldı.
"Uluslararası toplum" emperyalizmin diplomatik kod adıdır. Bunlar,
Yugoslavya'yı parçalayanlar, Afganistan'ı, Irak'ı işgal edenler,
Afrika'da soykırımları el altından destekleyip, Ukrayna'da Nazilerin de
ortağı olduğu iktidara hamilik yapanlardır. Ama dünyada "uluslararası
toplum" kod adıyla anılıp tüm suçlarını insan hakları ve demokrasi adına
yaptıklarına inanılmasını isterler. Bu gerçeklerin HDP eş başkanları
tarafından, hele ki Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkanlığı
yapmış olan Figen Yüksekdağ tarafından bilinmediğini düşünemeyiz. Bu
çağrı yapıldığı dönemde cepheden bir eleştiri yapmadıysak bu, Suruç
katliamına ve savaşın başlatılmasına karşı yapılacak yürüyüşün devlet
baskısıyla karşı karşıya olması, yasaklanması ve esas öne çıkarılması
gerekenin bu baskı ve iktidarın katliamdaki sorumluluğu olmasındandır.
Ayrıca HDP'nin çağrısı emperyalist merkezlerin elçiliklerinde somut bir
yankı da bulmamıştır.
DEVAMINI OKUMAK ICIN.....
No comments:
Post a Comment