“Mensupları daha çok Yahudilerden olan bu hareket yeni değil. Spartacus-Weishaupt’un zamanından, Karl Marx’ın yaşadığı döneme, oradan Trostky (Rusya), Bela Kun (Macaristan) Rosa Luxembourg (Almanya) ve Emma Goldman’a (Birleşik Devletler) uzanan dünya çapında bir komplo bu. Var olan medeniyeti yıkma ve onun yerine yeni bir toplum inşası komplosu. Artık gelişmesini durdurmuş, kıskançlık dolu bir art niyet ve imkânsız bir eşitsizlik temeli üzerine kurulmak istenen bir toplum komplosu… Fransız Devrimi trajedisinde de kesinlikle rolü olan bir hareket. 19. yüzyıl boyunca da her yıkıcı hareketin baş sebebi. Şimdi de, … Rus halkını saçlarından yakaladılar ve böylece büyük bir imparatorluğun tartışmasız sahipleri oldular.”
Bu cümleler Winston Churchill’e ait. İkinci Dünya Savaşı boyunca İngiltere Başbakanı olacak Winston Churchill’e. 1920 yılında Illustrated Sunday Herald
gazetesinde çıkan bir yazısında, Churchill Rusya’da süregiden iç
savaşın taraflarından Bolşevikleri, binlerce yıllık bir komplonun,
Yahudi komplosunun, temel aktörleri olarak resmeder. Amacı hem
Bolşeviklere karşı savaşan Beyazlar için destek toplamak, ki
İngiltere’nin politikası da buydu, hem de bütün Yahudilere bir çağrıda
bulunmak.
“Bu şartlarda şu özellikle önemli. Her bir ülkede, o ülkenin toprağına sadık milli Yahudiler her fırsatta öne çıkmalı … ve Bolşevik komplosu ile mücadele için alınan her önlemde aktif rol oynamalı. Böyle yaparak, Yahudi isminin şerefini koruyabilecekler ve bütün dünyaya açıkça gösterecekler ki, Bolşevik hareketi Yahudi hareketi değildir.”[1]
Churchill’in yazısı komplo teorisyenliğinin güzel
bir örneği. Tarihte gerçekleşen bir olayı, içinde var olduğu toplumsal
koşullardan tamamen soyutlayıp, birtakım art niyetli ve güçlü
varlıkların (kişiler, devletler) kusursuz bir şekilde planlayıp mükemmel
bir şekilde icra ettiği bir planın neticesi olarak görme, gösterme.
Tarihten, çoğu zaman yanlışlanamaz seçme deliller bulup, bunları öne
çıkarma, sanki aralarında bir bağ varmış gibi de sıralama. Açıklanmak
istenen olayın ve olgunun aktörlerinin iradelerini elinden alma, en
basitinden dışarıdan gelen dürtülere göre hareket eden, kendi ajandası
olmayan bireyler olarak resmetme. Açıklanan olayın veya olgunun bir
komplo olmayabileceğini gösteren delilleri ise gözardı etme. Komplo
teorisyenliğinin temel bileşenleri bunlar.
DEVAMINI OKUMAK ICIN.....
No comments:
Post a Comment